29 Aralık 2011 Perşembe

selam

Merhabalar köylü kızının dostlarına...
ne zamandır uğramıyorum bi bakayım, ne var ne yok diye geldim... herkesler iyi mi, sağlığı sıhhati yerinde mi? hal hatır sorayım dedim;)) elim boş gelmek istemezdim ama bu sefer böyle idare edin gariii:))

aslında elim boş değil ama fotoğraflar başkasına ait bi cihazla çekince ve ondan benim pcye aktarmada sorun yaşanınca üzgünüm böyle oldu... ne zamandır bi dostuma söz verdiğim halde tarifini paylaşamadığım "portakallı kek"i yapmıştım halbuki... "ayva tatlısı" ve benim "yalancı su böreği" de sırada bekleyen tarifler arasında... unutmadan yazayım "incirli tatlı"da var;)) ne zaman sizlerle buluşur bilemiciim ama:(( çünkü çünkü yaklaşan aöf finalleri var ve vizeleri hiç parlak geçmemişti köylü kızının...

neyse efendim lafı çok uzatmadan ben iyiyim hamdolsun. marxla, webere kafa patlatıyorum bu aralar...sizde kendinize iyi bakın, Allah'a emanetsiniz bilcümle...

6 Aralık 2011 Salı

Aşûre

aşureyi yapmaktan daha zor tarifini yazmak...uzun yazıları hiç sevmedim oldum olası. uzun cümlelerden sıkılmasaydım süper yol hikayelerim vardı anlatılacak... çekirge gibi ordan oraya zıplayan, elinde valizi yaz kış şehirlerarası otobüslerde yol alan köylü kızının heybesinde aslında ne hikayeler vardı biriken...unuttuklarım tabiki hafızamdan kalanlardan daha fazla. vaktinde kısa da olsa günlük tutmadığım için pişmanlık hissetmiyor değilim. her yolculuğumda muhakkak en az bir enteresan hadise geçmiştir başımdan. çoğunlukla yalnız seyahat ettiğim için yan koltukta oturan meraklı teyzeler mi istersiniz, sabaha kadar erkek arkadaşıyla mesajlaşan genç kızlar mı, başörtülü olduğum için "iyi yolculuklar" dileğini kabul etmeyen laik ablalar mı? çokta umurum da yaa pehh...
kısa bir anı paylaşayım efenim yeri gelmişken: yıllar evvel 24 saatlik malatya seyahatında hastanelik olmuş, geri dönerken karın ağrısı ve mide bulantısıyla yola çıkmıştım. "hazar turizm" personeli rahat ettirmek için ellerinden gelen gayreti göstermiş, hostes arkadaş mide bulantılarım için durdukları her yerde koşarak benimle lavaboya gelmişti:)) hatırlayınca hala gülümserim:D canım benim dursana sen, ne işin var benimle:)) bu ve daha niceleri...

nerden geldik biz buraya yahuu? aşure yapıyordum ben onu anlatacaktım:)) malum muharrem ayındayız... Nuh tufanından tutunda hz Hüseyin'in kerbelada şehit edilişine kadar bir çok mühim hadisenin yaşandığı bir ay...muharrem ayıyla ilgili  daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler google yazsın ben şimdi o kadar ayrıntıya giremeyeceğim üzgünüm:)) ramazanın güllacı, muharremin aşuresi... olmazsa olmazlarımız. onbir ay aklımıza gelmezler de ne oluyorsa ramazan gelir "güllaç", muharrem gelir "aşure" çeker canımız... mantıklı bi izahı olan varsa anlatsın zira ben bulamadım?!!! şimdi bütün yemekle ilgili bloglarda aşure(tarifi) kaynıyordur ama bir de benimkini deneyin canım, güzel oldu sevdik biz;)) tarife geçelim dimi artık? buyrun efenim köylü kızının aşuresine...



malzemeler:

500 gr aşurelik buğday
1.700 gr şeker
1.5 su bardağı nohut
1.5 su bardağı kurufasulye
1 çay bardağı pirinç
1 su bardağı minik doğranmış kuru kayısı
1/2 su bardağı kuru üzüm
2-3 adet kuru incir
1 su bardağı iri kırılmış fındık
4-5 adet karanfil
1 adet portakal
üzeri için arzuya göre çam fıstığı, kuş üzümü, ceviz ve nar

yapılışı:

akşamdan aşurelik buğdayımızı güzelce yıkadıktan sonra bir taşım kaynatıp bu suyuda süzdürüp tekrar sıcak su ilavesiyle ıslatıyoruz. (buğday ne kadar güzel yıkanır, kepeği alınırsa aşuremizin rengi o kadar açık olacaktır.)  kurufasulye ve nohutları da ayrı kaplarda aynı işlemden geçirip bırakıyoruz.
ertesi gün buğdayın üzerine 4-5 parmak geçecek kadar su ekleyip ocağa alıyoruz. nohut ve kurufasulyeleri ayrı kaplarda yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz. kayısı, üzüm ve inciride ayrı ayrı kaplarda bi kaç dakika haşlayıp sularını süzdürüyoruz( aşurenin rengini bozmasın deyun tembellik etmeyin haa) buğdayın pişmesine yakın yıkanmış pirinci ekliyoruz. pirinçlede bir müddet pişirip kurufasulye ve nohutu ilave ediyoruz. yaklaşık 15 dakika sonra haşlayıp sularını süzdürdüğümüz kuru kayısı ve kuru üzümü de karıştırıyoruz. 10-15 dakika daha kısık ocakta pişirmeye devam edip aşuremizi tatlandırmak için şekeri ekliyoruz.
bu arada küçük bir cezvede kaynattığımız karanfil(2çorba kaşığı kadar) ve bir portakalın suyunu da aşuremize ilave ediyoruz. bir taşım daha pişirip ocağı kapatıyoruz. kavrulmuş ve kırılmış fındık içi, minik doğranmış ve haşlanıp suyu alınmış incir ve rendelenmiş yarım portakalın kabuğunuda ekledik mi aşuremiz bitmiş demektir... kaselere alıp üzerilerini arzu ettiğiniz gibi süsleyebilirsiniz. ceviz, nar, kuş üzümü vs vs... biraz çok ayrıntılı oldu gibi ama aşure bu yılda bir kez yapılıyor ve olsun o kadar zahmeti hanımlar;)) afiyet olsun efendim...